31 Temmuz 2013 Çarşamba

İmam-Hatiplerde Kur'an Dersleri




İMAM HATİPLERDE KU’RAN-I KERİM DERSLERİ

Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla

            Allahü Tealaya hamdü sena ve habibi Muhammet Mustafa’ya, ehli beytine, ashabı güzine ve bütün Kur’an-ı Kerim kari ve talebelerine olsun.

            “ Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı Kerimi öğrenen ve öğretendir.”
            “ Bu bir kitaptır ki, kendisinde ( Allah’ın katından gönderilmiş olduğunda) hiç şüphe yoktur. O takva sahipleri için hidayetin ta kendisidir” (Bakara-2)
Cenabı Hak bu ayeti kerimede bir kul eseri olmadığını Kur’an-ı’n bizzat zatına ait olduğunu beyan ederek müşriklere ve devrimin zamanın müsteşriklerine açıkça cevap vermektedir.
           
            Bilindiği gibi yaklaşık 24 yılda gelen karanlık gönülleri nurlandıran, Kur’an-ı Kerim bir anda nazil olmamış, Cenabı Hak bizlere değer vererek tedrici olarak …………….pay nurunu inzal etmiştir. Gelen vahiyler de vahiy katiplerince yazılmış, her şeyden önce gönüllere kazınmıştır. İnsanlar hadisler uydurmuş fakat Kur’an-ı Kerim ayeti uydurmaya muaffak.olamamışlardır. Müşrikler birbirlerini uyarmışlar “sakın ha Kur’an-ı Kerim dinlemeyin, aksi takdirde etkilenir, büyülenir ve Müslüman olursunuz” diye birbirlerini uyarmışlardır.
            Kur’an-ı Kerim lafzıyla, kıraatiyle ve manasıyla bir ibadettir. Müminler için şifa ve rahmet kaynağı, kafirlerin de küfrünü arttırır ve onları aciz bırakır. İcaz ül Kur'an Musikiden doyarsınız, bıkarsınız ama, Kur’an dan asla. Her okunduğunda tazedir.
            Günümüz İlmi ve teknolojik gelişmeler, Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamamıza yardımcı olduğu gibi aynı zamanda Kur’an-ı bugün nazil olmuş gibi tazeliğini korumaktadır. Bugün Avrupa da Kur’an- Kerim’i dinleyen, okuyan, araştıran birçok batılı (binlerce) insan Kur’an la dirilmiş hidayet ve huzur bulmuştur. Kur’an’ın belagatından daha fasih, fasahatından daha üstün, ifadesinden daha sığ, tilavetinden daha tatlı bir kitap yoktur.
            Kur’an-ı Kerim peygamberimizin en büyük  müazesidir ve önceki ilahi kitapların hepsini kapsamaktadır. Ve Cenabı Hak biz kullarına değer verdiği için birçok emirler yasaklar, uyarılar ifade eden bütün insanlığı kaplayan Cihanşumul İlahi kitabını göndermiştir. Birkaç sayfayla geçiştirmemiştir. Okunmasında bile huzur aynı zamanda her harfine ayrı ayrı sevap vardır. İnsanlar Kur’anla meşgul oldukları sürece de namaz kılıyormuş gibi sevap kazanırlar. Adeta insanlar Canebı hakla konuşur. Onunla buluşurlar, gönüller huzur bulur gözler rahmet suyuyla yaşarır. “ Onlara bizim ayetlerimiz okunduğu zaman, onların imanları artar, kalpler Allahın hasyetinden titrer” buyrulmaktadır.
            Kur’an-ı tertil üzere okuyunuz” ayetinden Kur’an-ı tecvid ile okumanın farz-vacip hükmü çıkarılmıştır. Ve malumdur ki Kur’an-ı Kerim’i “Fem i Muhsin” den öğrenilir. Kendi kendine bir insan mükemmel şekilde Kur’an-ı öğrenip okuyamaz. Her harfin ayrı mahreci vardır, ayrı sıfatı vardır. İşte tecvit de her harfin hakkını vererek kaide ve kurallarına uygun bir şekilde, Cebrail’in peygamberimize, peygamberimizin ashabına öğrettiği gibi güzel bir şekilde okumaktır.
            Kur’an-ı Kerim Allah rızası için (nat için değil) güzel bir şekilde okuduğu zaman hem kendisi feyz alır hem dinleyenler. Aynı zamanda güzel Kur’an-ı Kerim okuyuşunun dinleyicileri meleklerdir. Sahabe efendimizden bunu bizzat yaşayanlar olmuştur.
           



            Yakın tarihimizde Kur’an-ı Kerimler yakılmış, yırtılmış yok edilmiş, okuyanlar cefa, okutanlar işkence ile idam edilerek şehit edilmiştir. Allah denilmesinin yasak olduğu, ezanı Muhammed’inin yasakladığı memleketimizde fedakar hocalarımız ahırlarda ve mısır tarlalarında Kur’an-ı Kerimi öğretmeye çalışmışlar, jandarma baskınlarında da Kur’an-ı Kerimleri ve elif cüzlerini hayvan gübrelerinin dışlarının içine saklamışlardır. Öyle zaman olmuş ki, cenaze namazı kıldıracak hoca bulunamamış cenazeler kokmuştur. Bunları yaşayan canlı şahitleri büyüklerimiz hala aramızda hayattadır. Bunun akabinde İmam Hatipler açılmış ve günümüzde devlet imkanlarıyla resmi devlet okullarında ve Kur’an Kurslarında Kur’an eğitimi verilmektedir. Ama maalesef okullarımızdan mezun olan gençlerimize imamlık  yapabilecek seviyeye ulaşamamakta, kızlarımız ve erkek öğrencilerimiz toplumun karşısına çıkıp bize gelen mezunlarımız hariç.
            O halde bizlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Namazın içinden olan farzlardan biri de namazda gerekli yerlerde doğru bir şekilde Kur’an okumaktır. Okuduğumuz Kur’an da bir yanlış yapıyorsak, bu yanlış da manayı bozuyorsa otomatikman namazda bozulur öğrenme çağı hariç.
            Bir şarkıcı sanatçı konserlerinde yüzlerce binlerce insan dinliyor, izliyor, koro halinde katılıyor sanatçılar konser içinde adeta kendilerini yırtarken, çırpınırken, dinleyicilerden kimisinin çığlık atıp, baygınlık geçirmesi biz niçin Kur’an için bayılmıyoruz, nerede eksiğimiz, ihlasımızda mı, sitemde mi, helal lokmanın azalmasın da mı, daha sayamadığımız başka faktörlerden mi? Allah ü Tealam.
            Çok kutsal ve çok mesuliyetli bir kutsal mesleğimiz var. Öncelikle geçmişten ve sahabeden örnekler vererek dersi Kur’an-ı Kerim’i sevdirmeliyiz. Ecdadımız dünyaya hakim kalmış insanlara huzur ve adalet getirmiştir. Hatta ecdadımız hafızlara hürmeten, onlara abdestsiz dokunmamış ki, onlar canlı Kur’an-ı Kerimdir diye. Bizler de bugün derslerimizde mazereti olan öğrencilerimize okutarak ne kadar doğru yapıyoruz acaba. Ben şahsen mazeretli kız öğrencilerimize Kur’an-ı Kerim okutturmuyor onların durumlarını sorumlu bir öğrencinin kontrolünde takip ediyor ve bir hafta sonra okutuyorum. Mazeretli olarak okuyan öğrencilerimizde (diğer sınıflarda) huzursuzluk ve manevi sıkıntılar görüyorum.
            9.sınıflarda Kur’an-ı Kerimi bilenler de oluyor bilmeyenler de oluyor, tek tük hafızlarda bulunabiliyor. Bence sınıfta bilenler bilmeyenler gruplaştırılarak, stajerlik sistemi grup sistemi kurulmalı, diyanet işlerinin hazırlandığı elif cüzleri ve cd leri desteklenerek, görsel ve koro çalışmaları topluca yapılmalı. Aynı zamanda öğrencilere mümkün mertebe örnek okuyuşlar sunulmalı, önce öğretmen sesli olarak okuyup öğrencilere koro halinde tekrar ettirilmeli.
            Okuyuşlarda mahreçlere çok dikkat edilmeli. Ezberlenecek süre veya sayfalar daha öncesinden sınıf içerisinde çokça okunarak ve okutularak (yüzünden) ezberin altyapı çalışması oluşturulmalı, aynı zamanda kısa sürelerden ve tahıyyat dualarından da talim çalışmaları yapılmalıdır. Öğrenci kendi başına ezber yaptığında bir çok doğruların yanında yanlışları da beraberinde getirmektedir. Öğrencinin ezberleyeceği süre öğrenciye yazdırılması da faydalı olacaktır. Şahsen ben öğrenciden ezber dinlerken, öğrencinin yanlışlarını kurşun kalemle hafifçe işaretliyor, ona doğrusunu hatırlatıyor ve o ezberi tekrar yanlışsız olarak istiyorum. Her yanlışta belli oranda not kırıyorum. Not çizelgesine kurşun kalemle notunu, puanın yazıyorum, daha sonra öğrenci yanlışlarını düzeltip geldiğinde notunu yükseltiyorum. Öğrenci 100 puan aldığında çok seviniyor ve motive oluyor.
            Der saatleri yüzüne okuma, ezber tecvid ve meal olarak tasnif edilmeli. Şahsen bizlerin özellikle meal konusunda Kur’an-ı Kerim ruhunu vermede bir ihmalimiz var gibi geliyor. Her sınıfta tecvid konuları ve önceki ezberler tekrar edilmeli aksi halde ezberler unutuluyor, hafızalardan uçuyor. Hafız bile olsa hası Gidiyor., fızı kalıyor. Yüzünden okumalarda, önce örnek okuyuş olmalı veya dinletilmeli, sonra sınıfta iyi olanlardan başlayarak, öğrencilere okutulmalı. Ve okudukları her okuyuşa puan verilmeli. Aynı zamanda okuduğu ayette geçen tecvideler sorgulanmalı hattı belli aşamalarda tecvid yazılıları ortak bile yapılmalıdır.
            Kur’an-ı Kerim not için değil, Allah rızası için öğrenilmelidir dusturu benimsetilmelidir. Haseki eğitim gibi herkesten aynı şey aynı okuyuş beklenmemeli, sınıf ve öğrenciye aşırıya koşmadan tölerans gösterilmelidir.
            Gerek derslerde gerekse yıl sonu ve sorumluluk sınavlarında ne rahmet meleği ne de azap meleği olmadan öğretmenlerin ve komisyonların ortak paydalarda mümkün mertebe buluşmaları sağlanmalıdır. Özellikle sene sonunda şu öğretmenler, şu komisyon daha kolay geçiriyor” ben bir sene hiçbir ezber hiçbir ezber yapmadım, sene sonunda işte sadece su surayi veya bir iki ezberi okuyarak geçtim dedirtmemelidir.
            Kur’an-ı Kerim dersleri o derste azami isteği başarılı ve ehil hocalarımızca severek yapanlara öncelikle verilmelidir.
            İmam hatiplerde nu konuda hedefe ulaşmak ve başarıyı arttırmak için mutlaka orta kısımları açılmalıdır.
            Üç senede öğrencinin ciddi bir isteği yoksa yetişmiyor. Son seneyi saymıyorum. Çünkü son senede topu topu 3 tane aşır ezberi var, ve eski ezberlerin tekrarı alınıyor, öğrencinin ise aklı fikri zikri sadece test test test, üniversite başka bir düşüncesi yok. Bunun için üniversite sınavlarında da bizim alanımızla ilgili sorular yer almaktadır.
            Gayret bizden başarı Allahtan’dır.


                                                                                              Mehmet TONUS
                                                                                              Eyüp Anadolu İmam Hatip Lisesi
                                                                                              İHL Meslek Dersi Öğretmeni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder