İMAM HATİPLERDE KU’RAN-I KERİM DERSLERİ
Rahman ve
Rahim olan Allahın adıyla
Allahü
Tealaya hamdü sena ve habibi Muhammet Mustafa’ya, ehli beytine, ashabı güzine
ve bütün Kur’an-ı Kerim kari ve talebelerine olsun.
“ Sizin en
hayırlınız, Kur’an-ı Kerimi öğrenen ve öğretendir.”
“ Bu bir
kitaptır ki, kendisinde ( Allah’ın katından gönderilmiş olduğunda) hiç şüphe
yoktur. O takva sahipleri için hidayetin ta kendisidir” (Bakara-2)
Cenabı Hak bu ayeti kerimede bir kul eseri olmadığını
Kur’an-ı’n bizzat zatına ait olduğunu beyan ederek müşriklere ve devrimin
zamanın müsteşriklerine açıkça cevap vermektedir.
Bilindiği
gibi yaklaşık 24 yılda gelen karanlık gönülleri nurlandıran, Kur’an-ı Kerim bir
anda nazil olmamış, Cenabı Hak bizlere değer vererek tedrici olarak …………….pay
nurunu inzal etmiştir. Gelen vahiyler de vahiy katiplerince yazılmış, her
şeyden önce gönüllere kazınmıştır. İnsanlar hadisler uydurmuş fakat Kur’an-ı
Kerim ayeti uydurmaya muaffak.olamamışlardır. Müşrikler birbirlerini uyarmışlar
“sakın ha Kur’an-ı Kerim dinlemeyin, aksi takdirde etkilenir, büyülenir ve
Müslüman olursunuz” diye birbirlerini uyarmışlardır.
Kur’an-ı
Kerim lafzıyla, kıraatiyle ve manasıyla bir ibadettir. Müminler için şifa ve
rahmet kaynağı, kafirlerin de küfrünü arttırır ve onları aciz bırakır. İcaz ül
Kur'an Musikiden doyarsınız, bıkarsınız ama, Kur’an dan asla. Her okunduğunda
tazedir.
Günümüz
İlmi ve teknolojik gelişmeler, Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlamamıza yardımcı
olduğu gibi aynı zamanda Kur’an-ı bugün nazil olmuş gibi tazeliğini
korumaktadır. Bugün Avrupa da Kur’an- Kerim’i dinleyen, okuyan, araştıran
birçok batılı (binlerce) insan Kur’an la dirilmiş hidayet ve huzur bulmuştur.
Kur’an’ın belagatından daha fasih, fasahatından daha üstün, ifadesinden daha
sığ, tilavetinden daha tatlı bir kitap yoktur.
Kur’an-ı
Kerim peygamberimizin en büyük müazesidir
ve önceki ilahi kitapların hepsini kapsamaktadır. Ve Cenabı Hak biz kullarına
değer verdiği için birçok emirler yasaklar, uyarılar ifade eden bütün insanlığı
kaplayan Cihanşumul İlahi kitabını göndermiştir. Birkaç sayfayla
geçiştirmemiştir. Okunmasında bile huzur aynı zamanda her harfine ayrı ayrı
sevap vardır. İnsanlar Kur’anla meşgul oldukları sürece de namaz kılıyormuş
gibi sevap kazanırlar. Adeta insanlar Canebı hakla konuşur. Onunla buluşurlar,
gönüller huzur bulur gözler rahmet suyuyla yaşarır. “ Onlara bizim ayetlerimiz
okunduğu zaman, onların imanları artar, kalpler Allahın hasyetinden titrer”
buyrulmaktadır.
Kur’an-ı
tertil üzere okuyunuz” ayetinden Kur’an-ı tecvid ile okumanın farz-vacip hükmü
çıkarılmıştır. Ve malumdur ki Kur’an-ı Kerim’i “Fem i Muhsin” den öğrenilir.
Kendi kendine bir insan mükemmel şekilde Kur’an-ı öğrenip okuyamaz. Her harfin
ayrı mahreci vardır, ayrı sıfatı vardır. İşte tecvit de her harfin hakkını
vererek kaide ve kurallarına uygun bir şekilde, Cebrail’in peygamberimize,
peygamberimizin ashabına öğrettiği gibi güzel bir şekilde okumaktır.
Kur’an-ı
Kerim Allah rızası için (nat için değil) güzel bir şekilde okuduğu zaman hem
kendisi feyz alır hem dinleyenler. Aynı zamanda güzel Kur’an-ı Kerim okuyuşunun
dinleyicileri meleklerdir. Sahabe efendimizden bunu bizzat yaşayanlar olmuştur.
Yakın
tarihimizde Kur’an-ı Kerimler yakılmış, yırtılmış yok edilmiş, okuyanlar cefa,
okutanlar işkence ile idam edilerek şehit edilmiştir. Allah denilmesinin yasak
olduğu, ezanı Muhammed’inin yasakladığı memleketimizde fedakar hocalarımız
ahırlarda ve mısır tarlalarında Kur’an-ı Kerimi öğretmeye çalışmışlar, jandarma
baskınlarında da Kur’an-ı Kerimleri ve elif cüzlerini hayvan gübrelerinin
dışlarının içine saklamışlardır. Öyle zaman olmuş ki, cenaze namazı kıldıracak
hoca bulunamamış cenazeler kokmuştur. Bunları yaşayan canlı şahitleri
büyüklerimiz hala aramızda hayattadır. Bunun akabinde İmam Hatipler açılmış ve
günümüzde devlet imkanlarıyla resmi devlet okullarında ve Kur’an Kurslarında
Kur’an eğitimi verilmektedir. Ama maalesef okullarımızdan mezun olan
gençlerimize imamlık yapabilecek
seviyeye ulaşamamakta, kızlarımız ve erkek öğrencilerimiz toplumun karşısına
çıkıp bize gelen mezunlarımız hariç.
O halde
bizlere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Namazın içinden olan farzlardan biri
de namazda gerekli yerlerde doğru bir şekilde Kur’an okumaktır. Okuduğumuz
Kur’an da bir yanlış yapıyorsak, bu yanlış da manayı bozuyorsa otomatikman
namazda bozulur öğrenme çağı hariç.
Bir şarkıcı
sanatçı konserlerinde yüzlerce binlerce insan dinliyor, izliyor, koro halinde
katılıyor sanatçılar konser içinde adeta kendilerini yırtarken, çırpınırken,
dinleyicilerden kimisinin çığlık atıp, baygınlık geçirmesi biz niçin Kur’an
için bayılmıyoruz, nerede eksiğimiz, ihlasımızda mı, sitemde mi, helal lokmanın
azalmasın da mı, daha sayamadığımız başka faktörlerden mi? Allah ü Tealam.
Çok kutsal
ve çok mesuliyetli bir kutsal mesleğimiz var. Öncelikle geçmişten ve sahabeden
örnekler vererek dersi Kur’an-ı Kerim’i sevdirmeliyiz. Ecdadımız dünyaya hakim
kalmış insanlara huzur ve adalet getirmiştir. Hatta ecdadımız hafızlara
hürmeten, onlara abdestsiz dokunmamış ki, onlar canlı Kur’an-ı Kerimdir diye.
Bizler de bugün derslerimizde mazereti olan öğrencilerimize okutarak ne kadar
doğru yapıyoruz acaba. Ben şahsen mazeretli kız öğrencilerimize Kur’an-ı Kerim
okutturmuyor onların durumlarını sorumlu bir öğrencinin kontrolünde takip
ediyor ve bir hafta sonra okutuyorum. Mazeretli olarak okuyan öğrencilerimizde
(diğer sınıflarda) huzursuzluk ve manevi sıkıntılar görüyorum.
9.sınıflarda
Kur’an-ı Kerimi bilenler de oluyor bilmeyenler de oluyor, tek tük hafızlarda
bulunabiliyor. Bence sınıfta bilenler bilmeyenler gruplaştırılarak, stajerlik
sistemi grup sistemi kurulmalı, diyanet işlerinin hazırlandığı elif cüzleri ve
cd leri desteklenerek, görsel ve koro çalışmaları topluca yapılmalı. Aynı
zamanda öğrencilere mümkün mertebe örnek okuyuşlar sunulmalı, önce öğretmen
sesli olarak okuyup öğrencilere koro halinde tekrar ettirilmeli.
Okuyuşlarda
mahreçlere çok dikkat edilmeli. Ezberlenecek süre veya sayfalar daha öncesinden
sınıf içerisinde çokça okunarak ve okutularak (yüzünden) ezberin altyapı
çalışması oluşturulmalı, aynı zamanda kısa sürelerden ve tahıyyat dualarından da
talim çalışmaları yapılmalıdır. Öğrenci kendi başına ezber yaptığında bir çok
doğruların yanında yanlışları da beraberinde getirmektedir. Öğrencinin
ezberleyeceği süre öğrenciye yazdırılması da faydalı olacaktır. Şahsen ben
öğrenciden ezber dinlerken, öğrencinin yanlışlarını kurşun kalemle hafifçe
işaretliyor, ona doğrusunu hatırlatıyor ve o ezberi tekrar yanlışsız olarak
istiyorum. Her yanlışta belli oranda not kırıyorum. Not çizelgesine kurşun
kalemle notunu, puanın yazıyorum, daha sonra öğrenci yanlışlarını düzeltip
geldiğinde notunu yükseltiyorum. Öğrenci 100 puan aldığında çok seviniyor ve
motive oluyor.
Der
saatleri yüzüne okuma, ezber tecvid ve meal olarak tasnif edilmeli. Şahsen
bizlerin özellikle meal konusunda Kur’an-ı Kerim ruhunu vermede bir ihmalimiz
var gibi geliyor. Her sınıfta tecvid konuları ve önceki ezberler tekrar
edilmeli aksi halde ezberler unutuluyor, hafızalardan uçuyor. Hafız bile olsa hası
Gidiyor., fızı kalıyor. Yüzünden okumalarda, önce örnek okuyuş olmalı veya
dinletilmeli, sonra sınıfta iyi olanlardan başlayarak, öğrencilere okutulmalı.
Ve okudukları her okuyuşa puan verilmeli. Aynı zamanda okuduğu ayette geçen tecvideler
sorgulanmalı hattı belli aşamalarda tecvid yazılıları ortak bile yapılmalıdır.
Kur’an-ı
Kerim not için değil, Allah rızası için öğrenilmelidir dusturu
benimsetilmelidir. Haseki eğitim gibi herkesten aynı şey aynı okuyuş
beklenmemeli, sınıf ve öğrenciye aşırıya koşmadan tölerans gösterilmelidir.
Gerek
derslerde gerekse yıl sonu ve sorumluluk sınavlarında ne rahmet meleği ne de
azap meleği olmadan öğretmenlerin ve komisyonların ortak paydalarda mümkün
mertebe buluşmaları sağlanmalıdır. Özellikle sene sonunda şu öğretmenler, şu
komisyon daha kolay geçiriyor” ben bir sene hiçbir ezber hiçbir ezber yapmadım,
sene sonunda işte sadece su surayi veya bir iki ezberi okuyarak geçtim
dedirtmemelidir.
Kur’an-ı
Kerim dersleri o derste azami isteği başarılı ve ehil hocalarımızca severek
yapanlara öncelikle verilmelidir.
İmam
hatiplerde nu konuda hedefe ulaşmak ve başarıyı arttırmak için mutlaka orta
kısımları açılmalıdır.
Üç senede
öğrencinin ciddi bir isteği yoksa yetişmiyor. Son seneyi saymıyorum. Çünkü son
senede topu topu 3 tane aşır ezberi var, ve eski ezberlerin tekrarı alınıyor,
öğrencinin ise aklı fikri zikri sadece test test test, üniversite başka bir
düşüncesi yok. Bunun için üniversite sınavlarında da bizim alanımızla ilgili
sorular yer almaktadır.
Gayret
bizden başarı Allahtan’dır.
Mehmet
TONUS
Eyüp
Anadolu İmam Hatip Lisesi
İHL
Meslek Dersi Öğretmeni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder