KUR’ÂN-I KERİM’DEN DAMLAYAN DEĞERLER
İnsan; ‘zaman,
mekan, olaylar ve araçlar’ arasında bağ kurma bilinciyle ve hedefinin idrâkine
varmasıyla şereflendirilerek Allah’ın muhatabı kılınmıştır. Yüce Allah, insana
yüklediği bu üstün donanımları ilahi kitaplarıyla desteklemiştir. Dahası
muradına uygun hayat tarzını yaşayarak örnek olan peygamberleri de rehber
kılarak yeryüzünün yönetim görevini ona vermiştir. Evrensel son ilahi kitabın
inmesiyle bütün beşeriyet, halifeliğini onun ve müfessirinin rehberliğiyle icra
etmekle yükümlü olmakla birlikte öncelik Müslümanlarındır.
Müminler, Kur’ân-ı Kerim’in
insanlığın bu temel ihtiyacını kıyamete kadar karşılayabilmesinin, onun
lafzının indirildiği şekilde korunabilmesine bağlı olduğunu, bunun da doğru
okunmasıyla mümkün olabileceğini çok iyi kavramışlardır. Bu sebeple kutsal
emaneti, ihdas ettikleri kıraat ilmi vasıtasıyla şifahi ve kitabi yolla
gönülden gönle aktararak iniş tazeliğini muhafaza etmişlerdir. Şüphesiz onun
ilahi lafzının korunmasına gösterilen bu hassasiyet, manasına halel gelmemesi
içindir. Zira Kur’ân, iman, ibadet ve ahlaki değerleri içerdiğinden lafzı ve
manası, yekdiğerine öncelik veremeyecek derecede önemlidir ve özümsenmeyi hak
etmektedir.
Peygamberimiz, Kur’ân-ı
Kerimden süzdüğü marifeti kâmil ahlak kıvamıyla hayata aktararak bu konuda da
rehber olmuştur. Bu da göstermektedir ki, değerleri yeni kuşaklara en etkili
benimsetmenin yolu, telkinden ziyade yaşayarak onlara örnek olmaktır. Bu
örneklik, bilgiye kolay ulaşan ve onu çok çabuk tüketen günümüz nesilleri için
daha da önemlidir. Zira onların temiz fıtratı, çok bilene değil, bilgisinin
gereğini ihlâsla yaşayan olgun rehberlere hayran olmaktadır. Bilgisiyle
yaşantısı çelişenler ise, idealizmle dolu gençleri hayal kırıklığına uğratmakta
ve onlara rol model olmaktan uzaklaşmaktadırlar.
Bu kısa girişten sonra İmam Hatip Liselerindeki Kur’ân-ı
Kerim eğitimini, değerler ve manevi eğitim açısından incelemeye geçebiliriz. Öncelikle
belirtmeliyiz ki, İHL’nin Kur’an-ı Kerim müfredatı, dini hizmeti rahatlıkla
yürütebilecek muhtevaya sahiptir ve öğrenmek için ayrılan vakit yeterlidir.
Buna rağmen dua, ayet ve surelerin lafzının talimi ve ezberleri istenilen
seviyede değildir.
Talebelere, zikredilen
lafızların manalarının kavratılarak değerler halinde hayatlarına yansıtma
seviyeleri ise daha da düşüktür. Bunun sebebi, ekseri hocalarımızın lafzın
talimine öncelik vererek, manayı değerler manzumesine çevirmeyi ihmal etmesi
veya buna fırsat bulamamasıdır. Sebep ne olursa olsun değerler eğitiminin ihmal
edildiği bir vakıadır.
Çalışmamız gücü nispetince,
talebelerimize öğretim esnasında kazandırabileceğimiz değerleri özlüce tesbit
etmeyi hedeflemektedir. Değerlerin aktarım usulü hakkında tekliflere ve
gerekçelerine çalışmanın hacmini aşmamak için değinilemeyecektir. Bu önemli
vazife, muhataplarının seviyesini ve ihtiyaçlarını daha iyi bilen mahir
hocalarımıza tevdi edilmiştir. Ancak bu konuda sadece bir tecrübemizi
paylaşmakta fayda mülahaza etmekteyiz:
Dua, ayet ve surelerden
süzülen değerlerin, dersin genel seyri içerisinde, fakat gayri muayyen bir
vaktinde verilmesi münasiptir. Bu usül, bir taraftan dersi tekdüzelikten
kurtarırken diğer yandan talebelerin ilgisini daha çok çekmektedir. Şöyle ki;
kıraati ansızın keserek değer aktarımına geçilmesi talebeye sürekli: “Burası
çok önemli olmalı!” fikrini vermektedir. İlave olarak değerleri, güncel
olaylarla ilişkilendirerek fırsat eğitimine dönüştürmenin faydası zaten
müsellemdir.
Çalışmanın çerçevesi, (mevcut müfredatta yer alan sırasıyla)
sureler, ayetler ve dualarla sınırlıdır. İnsicamı sağlamak ve kolaydan zora
doğru bir yol takip etmek maksadıyla dokuzuncu sınıftan başlanacaktır. Önce her
sınıfın ezberlenecek dua/sureleri ve arkasından yüzünden okunacak ayetleri
incelenecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder