31 Temmuz 2013 Çarşamba

KUR’ÂN-I KERİM’DEN DAMLAYAN DEĞERLER


KUR’ÂN-I KERİM’DEN DAMLAYAN DEĞERLER
İnsan; ‘zaman, mekan, olaylar ve araçlar’ arasında bağ kurma bilinciyle ve hedefinin idrâkine varmasıyla şereflendirilerek Allah’ın muhatabı kılınmıştır. Yüce Allah, insana yüklediği bu üstün donanımları ilahi kitaplarıyla desteklemiştir. Dahası muradına uygun hayat tarzını yaşayarak örnek olan peygamberleri de rehber kılarak yeryüzünün yönetim görevini ona vermiştir. Evrensel son ilahi kitabın inmesiyle bütün beşeriyet, halifeliğini onun ve müfessirinin rehberliğiyle icra etmekle yükümlü olmakla birlikte öncelik Müslümanlarındır.
Müminler, Kur’ân-ı Kerim’in insanlığın bu temel ihtiyacını kıyamete kadar karşılayabilmesinin, onun lafzının indirildiği şekilde korunabilmesine bağlı olduğunu, bunun da doğru okunmasıyla mümkün olabileceğini çok iyi kavramışlardır. Bu sebeple kutsal emaneti, ihdas ettikleri kıraat ilmi vasıtasıyla şifahi ve kitabi yolla gönülden gönle aktararak iniş tazeliğini muhafaza etmişlerdir. Şüphesiz onun ilahi lafzının korunmasına gösterilen bu hassasiyet, manasına halel gelmemesi içindir. Zira Kur’ân, iman, ibadet ve ahlaki değerleri içerdiğinden lafzı ve manası, yekdiğerine öncelik veremeyecek derecede önemlidir ve özümsenmeyi hak etmektedir.
Peygamberimiz, Kur’ân-ı Kerimden süzdüğü marifeti kâmil ahlak kıvamıyla hayata aktararak bu konuda da rehber olmuştur. Bu da göstermektedir ki, değerleri yeni kuşaklara en etkili benimsetmenin yolu, telkinden ziyade yaşayarak onlara örnek olmaktır. Bu örneklik, bilgiye kolay ulaşan ve onu çok çabuk tüketen günümüz nesilleri için daha da önemlidir. Zira onların temiz fıtratı, çok bilene değil, bilgisinin gereğini ihlâsla yaşayan olgun rehberlere hayran olmaktadır. Bilgisiyle yaşantısı çelişenler ise, idealizmle dolu gençleri hayal kırıklığına uğratmakta ve onlara rol model olmaktan uzaklaşmaktadırlar.
            Bu kısa girişten sonra İmam Hatip Liselerindeki Kur’ân-ı Kerim eğitimini, değerler ve manevi eğitim açısından incelemeye geçebiliriz. Öncelikle belirtmeliyiz ki, İHL’nin Kur’an-ı Kerim müfredatı, dini hizmeti rahatlıkla yürütebilecek muhtevaya sahiptir ve öğrenmek için ayrılan vakit yeterlidir. Buna rağmen dua, ayet ve surelerin lafzının talimi ve ezberleri istenilen seviyede değildir.
Talebelere, zikredilen lafızların manalarının kavratılarak değerler halinde hayatlarına yansıtma seviyeleri ise daha da düşüktür. Bunun sebebi, ekseri hocalarımızın lafzın talimine öncelik vererek, manayı değerler manzumesine çevirmeyi ihmal etmesi veya buna fırsat bulamamasıdır. Sebep ne olursa olsun değerler eğitiminin ihmal edildiği bir vakıadır.
Çalışmamız gücü nispetince, talebelerimize öğretim esnasında kazandırabileceğimiz değerleri özlüce tesbit etmeyi hedeflemektedir. Değerlerin aktarım usulü hakkında tekliflere ve gerekçelerine çalışmanın hacmini aşmamak için değinilemeyecektir. Bu önemli vazife, muhataplarının seviyesini ve ihtiyaçlarını daha iyi bilen mahir hocalarımıza tevdi edilmiştir. Ancak bu konuda sadece bir tecrübemizi paylaşmakta fayda mülahaza etmekteyiz:
Dua, ayet ve surelerden süzülen değerlerin, dersin genel seyri içerisinde, fakat gayri muayyen bir vaktinde verilmesi münasiptir. Bu usül, bir taraftan dersi tekdüzelikten kurtarırken diğer yandan talebelerin ilgisini daha çok çekmektedir. Şöyle ki; kıraati ansızın keserek değer aktarımına geçilmesi talebeye sürekli: “Burası çok önemli olmalı!” fikrini vermektedir. İlave olarak değerleri, güncel olaylarla ilişkilendirerek fırsat eğitimine dönüştürmenin faydası zaten müsellemdir.
Çalışmanın çerçevesi, (mevcut müfredatta yer alan sırasıyla) sureler, ayetler ve dualarla sınırlıdır. İnsicamı sağlamak ve kolaydan zora doğru bir yol takip etmek maksadıyla dokuzuncu sınıftan başlanacaktır. Önce her sınıfın ezberlenecek dua/sureleri ve arkasından yüzünden okunacak ayetleri incelenecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder